Thursday, December 9, 2010
island in the sun
Sayili saatler kala, ne kadar uzun veya kisa olacagi belirsizken henuz yine de eger olacaksa gunesli bir mayis gunu donus, guzel olurdu bu klibi yasamak.. and I mean literally! ;) Hip hip
Bortlenlerin gucu adina!
Friday, November 26, 2010
earth angel
Bttf Trilogy'ye tekrar kavusacagim su gunlerde ozellikle bu sahneye paralel durumlar hayatimda devam ediyor. Marty'nin baloda 'Earth Angel' i soyledigi sahne ve araya giren baska bir cocuk yuzunden babasiyla annesinin dansinin yarim kalmasiyla yavastan yukaridaki fotograftan silinen kardesleri. Tam kendi de silinecekken karakterinin disinda cesur bir hareketle George McFly bu sefer Lorraine'i kollarina alir ve oper, eh birden ayaklanip canlanir bizim cocuk Marty tabi.
Su anda bende olan ise sanirim George bazen o kadar da hizli hareket edemeyebiliyor ve fotograftan siliniyor bazilari... bazen de bir yumruk tekrar ve photoshop mucizesi, bir yere gitmedim burdayim!
Cani saolasicalar ;)
Earth Angel scene & song
Thursday, November 25, 2010
fado fiesta futbol
Monday, November 15, 2010
high fidelity
It's been almost 10 years since I watched the movie and this summer when I was looking for some ammo for my kindle I've jut found out the book by Nick Hornby and I instantly downloaded it and started to go back and forth between the pages which I remembered some of the quotes from the movie and there were a bunch more. So I've got the movie too and I was planning to watch it again after I finish the book. Okay, so it's not worked out as I've planned! I'm not nearly as close as I thought to end of the book.. maybe the first half! It's just because of the book reading style that I have according to my mood, seven books at a time :)
Anyway, so apparently today is the day I've lost my patience somewhere between realizing I've only 3 weeks left and planning everything is not so much fun. So I got my coffee and lie down on the couch for beautifully spent two hours. Yes I know it was sunny today outside and the weather was great and not to mention for November but who cares! I was out for the past three days and will be probably whole this week so I'm not even sorry (quote from Joey) :)
About the movie... I've realized again after watching it at first in the beginning of twenties and now thirties, there are a lot of things in common about how you feel but also a different approach to whole experience and in the end it catches you again no matter how old you are. So, I'm not going to give any spoilers but I wish we had this movie or I had it remake in Istanbul just for the songs that I could use and see the possible effect of it to the story.
One last note.. even though I didn't finish the book yet I've noticed a lot of important quotes from the book used in the movie consecutively, so you have to stop and think about them normally which you can do that while reading the book because they are placed apart and not every line..but in the movie, sometimes they appear line after line and no time to think and it's not fair and kind of missing the whole point and the essence of the book.
P.S.
-Post neden ingilizce oldu?
-I have no idea!
:)
-Rob: What came first, the music or the misery? People worry about kids playing with guns, or watching violent videos, that some sort of culture of violence will take them over. Nobody worries about kids listening to thousands, literally thousands of songs about heartbreak, rejection, pain, misery and loss. Did I listen to pop music because I was miserable? Or was I miserable because I listened to pop music?
Saturday, November 6, 2010
midway
San Diego'da arkadas ziyareti durumu var. Arkadasin calisiyor ve gunduzun bos, gezilecek gorulecek yerleri daha onceki seferlerde tur bindirerek yapmissin zaten, eh ikinci dunya savasi ve bf1942 ilgi alanlarin icinde yer aliyor. Ustune bir cocuk icin disneyland tadinda sira sira ucaklari dizmisler gecmisten gunumuze, tarihe damgasini vuran bir gemi uzerinde. Gemiyi de San Diego deniz kenarina konumlandirmislar, yani gormemek kendime ihanetle es. Gecen dosyalari karistirirken buldum bunu yapmisim hemen sonrasinda. Bunun gibi o kadar cok video ve goruntu var ki cesitli mekan ve sehirlere ait, en azindan bunu paylasayim dedim sonrasinda zaman olursa digerlerini de degerlendiririz.
Not1: Ciddi geyik var videolarda, tek olunca sikilmamak icin habire konusmusum mazur gorun :)
Not2: Bilgi seysi acisindan da Battle of Midway, WWII'nun Pacific kisminin en onemli savaslarindan biri. USS Midway ise hemen WWII'nun sonunda hizmete konan bir gemi savastan adini alarak ve Vietnam, Korfez Savasi gibi aktiv olarak gorev aldigi pek cok onemli savas var. Extra bilgi ilgilenen icin linklerde.
Thursday, October 28, 2010
cuf cuf part II
Yok yok Paul Cantelon ve illuminated uzerine tren soundtracki yok sanirim. Eh o da yol hikayesi. Endikasyonlari huzun ve naiflik. Kullanim dozu en fazla yarim saat ya da mor giymeye baslayip seansi bitirmek lazim. Bir ara yine soylemistim ama hele 70 lerle alinirsa extra naiflik bas gosteriyor, sonrasinda asla tartismalara girmeyin kesin kaybedersiniz 'ama ama ama' seklinde Dolmabahce'de elinde cicek sinifindan 30 adamla ayni kizi bekler gibi kalirsin.
Sent from Alessandro Del Piero's iPhone
Friday, October 15, 2010
seslerim
Gözlerini gözlerime dikmiş... Kaçırıyorum , yine buluyor... ‘’Sen, sen bana dokunuyorsun’’ dedi... ‘’Yüreğimde bir yerleri acıtıyorsun, ama anlatılmaz güzellikte bir şey.’’
Tanrım, bişey olsa... Aygaz kamyonu filan geçse... Aniden ceviz iriliğinde dolu yağmaya başlasa... Bu romantik ortamın içine etse... Ne oldu bu kıza , neler söylüyor...
‘’İyi ki varsın... İyi ki... Neye benziyo biliyor musun ? Eskiden kaldığım yurtta camlar, içerisi dışarıdan gözükmesin diye beyaz yağlıboyayla boyanmıştı.. O boya tabakasındaki küçücük bir delikten bakınca dışarıyı görüyordum ben... Hele baharda, öyle güzel gözüküyordu ki... İşte seninle olmak, o bembeyaz ya da siyah şeyin ortasında küçücük bahara bakan deliği bulmak gibi.’’
İşi şamataya boğmalıyım, yoksa fena olucak... Bu havada hayatta dolu yağmaz... Aygaz kamyonu filan geçiceği de yok... Kız resmen yerli film replikleri atıyor... Hayır, ben ters adamım, inanıveririm, dökülürüm, aşık olurum, betonlara çakılırım, asıl benim canım acır... Yerli film... Evet... Yerli film... Ordan sıçmalı muhabbete... En Ayhan Işık sesimi kullanarak, hınzır bi ifadeyle, ona Belgin Doruk muamelesi çektim... Misilleme olarak Yeşilçam öykülerinin değişmez repliğini attım...
‘’Bırak bu lafları, kaç para istiyosun onu söyle... Onbin, yirmibin?..’’
Esprime güldü... Güzeel... Ardı arkasına zincirler, konuyu dağıtırım... Gülmesi bitince, ‘’Bu da senin numaran’’ dedi... ‘’Zırhın delinsin istemiyorsun... Hesapta hiçbir şeyi ciddiye almıyorsun... Aslında , sana göre hayat o kadar ciddi ve acıklı ki... Böyle bir numaraya gerek yok... Koyver gitsin kendini.’’ Gözlerime anne anne bakıyor... ‘’Güzel olduğunuz kadar küstahsınız da bayan’’ dedim, Ayhan Işık sesimle...
Dedim, ama mümkün değil... Saatlerce bana inanılmaz sevgi sözcükleri sıraladı...
Ben ise ona yerli filmlerin değişmez repliklerinden attım durdum... Sırasıyla Necdet Tosun, Sami Hazinses, Cilalı İbo, Turist Ömer, Ediz Hun... Hatta bi ara ayağa kalkıp ‘’Ayy-gaaz’’ diye bile bağırdım...
Sözünü ettiği yağlıboyadaki küçük delikten zırhımı açmasına asla izin vermedim... Yıkılmadım, yavşamadım, kendimi asla açmadım... Erkeklik gururuma, değmesindi yağlıboya...
‘’Korkucak bişey yok’’ dedi... ‘’Ben sana ne yapabilirim ki?’’
‘’Çok şey’’ dedim... ‘’Çok şey’’ derken kendi sesimi kullandığımı fark ettim. Hemen kendimi toparlayıp Ediz Hun, Ayhan Işık, Figüran Osman ve Erdal İnönü sesleriyle ayrı ayrı üç kez ‘’Çok şey’’ demeye çalıştım... Ama üçünde de kendi sesim çıktı...
Sonra... Sonra, yine yerli filmlerdeki gibi takvim yaprakları uçuştu... Ben onu hiç aramadım... Bir gün aklıma fena düştü,aradım... Aslında aramadım... Telefon açtım.
O, ‘’Alo... alo’’ dedi, ben sustum... Aniden, ‘’Susarken bile Ayhan Işık taklidi yapıyorsun’’ dedi... Anlamıştı... Aslında belki de tek sorun, gerçekten anlamasıydı...
‘’Ne fena diil mi? ‘’ diye sürdürdü... ‘’İnsan hep çok sevilsin diye uğraşır... Sevilince de ödü patlar...’’ Sustum... ‘’Belki de sen haklısın, o zırh ne kadar kalın olursa, o kadar iyi.... Artık arama olur mu?’’ dedi. ‘’Ve sakın üzülme... O öyle nalet bi zırh ki ; sen bile içerden delemezsin.’’
Yine sessizlik... Derken, Belgin Doruk gibi son cümlesini söyledi... ‘’Hesapta kendini koruyordun ama yine acı çekiyorsun... Boşver... Ne diyorlardı... Gençsin, unutursun.’’
Genç miyim, unutur muyum?.. Telefonu kapadım... Sokağın köşesinden, yırtınarak bir Aygaz kamyonu geçip gitti...
Sidika / Opucuk Baligi Fabriga - Atilla Atalay
Friday, May 21, 2010
vitaminler avuc avuc, siren sesleri her yerde
Sabah 6, jfk 17°. Gunun ilerleyen saatlerinde 28°,arti nem, esittir 30 yas ve ustu!
Tuesday, May 11, 2010
cuf
photo by osvaldozoom
Bu kadar mi sevilir trenle seyahat etmek! Senede 1 bilemedin 2 kere firsatim belki oluyor, cogu zaman daha seyrek hatta. Her turlu varyasyonuna varim.. ister kulaginda en yol sarkilari, ister elinde sayfalari cevirirken, ya da sadece kafanda dusunceler gecmis-gelecekle ilgili mcflycilik oynuyorsun. Hepsine eslik eden birsey var ki penceredeki slideshow.. bazen saniyede level atlayan dunyalar. Gidecegim yerin de hic onemi yok bu arada, cok aptal bir sebeple fatura odemeye bile gidiyor olabilirim bir yere (hic de trenle fatura odemeye gitmisligim yok ya misal iste), yada sebep bile olmayabilir..ayni lisede sirf vapur-bogaz ugruna yaptigimiz kadikoy-besiktas seferleri gibi. Muhim olan o yol iste, sirf o trende gecen zaman dilimi. Ah firsat da ayagima geldi al da at pozisyonu, en klise sekliyle 'hayat da oyle degil mi ama' ya baglayabilirim bunu :) Tamam dogru, kesinlikle katiliyorum ama birseyin herkes tarafindan bu kadar fazla soylenmesi biraz sinir bozucu, daha dogrusu bunun hayatin anlamini verir sekilde yapilmasi. En entellektuel sekilde dergi, kitap veya benzeri platformlarda sanki kendi kesfetmis gibi bunu aktarmak. Tamam kabul ediyorum klise dusmani bir yapim var her ne kadar kullanmayi da cok sevsem de cesitli amaclar ugruna.. dillere pelesenk -bu lafi da cok severim cocuklugumdan beri arjantinli bale oyuncusu adi gibi, muazzam bilgim vardir arjantin bale camiasiyla ilgili :)- olan pek cok tabir hizla gozumden dusmeye adaydir. Pelesenk diyince yine cocuklugumun en guzel kelime obeklerinden, daha dogrusu ozel isim kendisi Nubar Terziyan amcacim var. Her 6 ayda bir unuturdum ismini, sonra bir saat ugrasir, hatirlayinca da deli gibi sevinirdim..cocukluk iste. Bir de Clementine vardi oyle, "ya hani balonda boyle ucuyoo" seklinde hatirlatma calismalari ve nihayet mutlu son. Hah bir de Gremlins'in muzigi vardi boyle periyodik unutup hatirladigim, di ni ni din di din di ni ni din di din din di din di ni ni ni rin nin :P Bunlari hatirlayip sevindigimiz anlara naif bile diyemiyorum, kelime yok, tarifi yok. Simdi nelerden mutlu olunamadigini gorup o zamanki tatmine ozeniyor insan. Goruldugu uzere trenle baslayip iyi acilmisim, ozune donersek konunun, super bisiy busiy diyerek yasasin tren yolculuklari hey nidasi ve ilkokul coskusuyla mektubumu bitiriyor ve pencereyle olan beraberligimize kaldigimiz yerden devam ediyoruz!
Thursday, May 6, 2010
Thursday, April 8, 2010
cinquantamila lacrime
Italyanca baslayan hafta ayni sekilde hatta daha muhtesem devam ediyor..
Izleyin ya da asagida dinleyin.
Babelfish kesmedi, sozleri cevirene istedigi sehirde aksam yemegi..!
Nina Zilli feat. Giuliano Palma - 50 Mila
Tuesday, April 6, 2010
sanirim delirium
Gecenlerde (dedigime bakmayin sanirim bi 4-5 ayi var) basimdan gecen birbirinden ilginc ve onemli, uzerinde durup dusunulmesi ve analiz edilmesi gereken olaylar serisinden sadece biri...
Hani bazi anlar vardir, delirme ibareleri olarak adlandirir ve hah dersiniz tamam oluyorum ben ki cakirkeyif arkadaslar kendileri icin diger bir anlamda kullanirlar zira konumuzla alakasi yoktur. Gerci hali hazirda deli olan yazar icin boyle bir ibare arkada kalmis yon tabelasi tadinda birseydir, hani coktan gectik artik yolumuza bakalim semra hanim koy ordan bir kaset de nesemizi bulalim durumu :) Neyse yine de o ibarelerden birine pek bir guldum olay sonrasi (deli iste). Bizim burda cekirgeler vardi epeyi bir ara sirketin yanindaki yesillik alanda ve ben de arada cikip hava aliyorum, rahatliyorum falan.. o gun yine cekirgenin biri zipladi, zipladi onumde durdu.. yanastim cekirgeye dedim "bak bir ziplarsin, iki ziplarsin sonra ucuncude.." derken cekirgeyle ciddi ciddi konustugumu farketmemle koptum zaten dedim napiyorsun sen diye! Her kotu veya luzumsuz espri veya aninin kurtaricisi "ama orda olup yasamak laaazim..gerceaktennn" ile bagliyim durumu ;) ya da uzerime gelmeyun beni delu etmeyun demis olayim ve anlayan anlamis olsun.
Son Dakika Hava Durumu | Gecen Sali 18° gunesli - Carsamba 0° ve karli - Bugun 8° acikti 1 saat oncesine kadar su an 0° ve bembeyaz - Cuma 16° olacakmis! Demek ki Istanbul'un havasi degil sadece dengesiz olan..
Monday, April 5, 2010
ma si vene stasera
Foto Paris'ten, sarki Italya'dan, ben Amerika'da, siz Turkiye'de..
Sozlere hic bakmadim, herhalde ilk defa... ama kendi sozlerini yazmak daha keyifli, sadece Avrupa'da herhangi bir sehirde dolasirken hayal etmek yeterli ha bir de yagmur lazim. Benim aklimda var bir kac sehir, artik herkes kendi sehrini secer..
alessio - ma si vene stasera
Sunday, March 28, 2010
devrim
Turkiye'den uzak olmanin olumsuz yanlarindan biri bazi gundemi veya detaylari zamaninda yakalayamamak, ya da farkinda olunsa da tecrube edememek. Zamaninda duyup ilgilensem de izleyip tanik olmak 1.5 sene sonrasina denk geldi, 16. kalite ve 25 parcadan olusan kabus videolara tamah etmedigimiz icin orjinalini almayi bekledik.. pardon almayi dusunurken hediye geldi pek dusunceli sinemasever birinden :). Esine az rastlanir bir kadro, duygularin yuzeye cok yakin olarak hep o ince cizgide ilerledigi, hayal kirikliklariyla dolu bir basari hikayesi ve bunlarin da otesinde ben bu filmi gordum, goruyorum ve gormeye de devam edecegim dedirten bir Turkiye gercegi. Hele ki yurtdisinda bir de muhendis olarak izlerken, farkli seyler dusundurup hirslandiran bir yolculuk. Selcuk Yontem'in oynadigi Latif'in filmdeki biri en klise ama dogru iki repligi herseyi anlatmaya yetiyor. "Turkiye'de hicbir basari cezasiz kalmaz" ve "Adi Devrim olan bir arabanin sokaklarda gezmesine izin vermezlerdi zaten."
'Devrim' 2002'den itibaren Eskisehir'de sergileniyor, hala calisir durumda ve ntvmsnbc'nin 2004'teki haberine gore 2 yilda sadece 40 kisi ziyaret etmis! Film sonrasi bu rakamin 10000'i astigini okudum, umarim Turkiye'ye geldigimde bu sayiyi bir arttiririm ya da bazilarinizi da kandirip daha fazla.
Son olarak Recep Ivedik'e bayilan Turk gencligi ne olur bu filmi izlemeyin olur mu!
Monday, March 22, 2010
ynwa
San Diego, aksam ustu.. bir dunya irish pubtan herhangi birinde tanisilan bir grup. Iclerinden biriyle basliyor muhabbet tabi ki konunun donup dolasip geldigi yer futbol. Arsenalli ciktilar, heleki Istanbul, Fenerbahce, Chelsea galibiyeti 2-1 lik, anti-gs :) kankayiz yani oyle boyle degil. Tabi ki Liverpool askimizi ortaya koyunca tekrar bir gozden gecirdik kankaligi ama yine keyifli gecen bir sohbet, en azindan ozlemisim de 5 dakikadan uzun suren bir futbol muhabbetini (amerikan kardesler no offense:). Iki hafta sonra bu kez evde tv karsisindayiz, birazdan Liverpool-Portsmouth maci basliyacak ve uzun zamandir Liverpool'u izlememisim, uzun zamandir 90 dakika mac izlememisim, uzun zamandir futbol(soccer) :) maci izlememisim... eh net bir pozisyon degerlendirdim tabi.
4-1 biten mac, sonuc degil, sonuc...cok ozlemisim! Zamanin fowler, owen, mcmanaman, ince, redknapp li kadrosu, KOP hala aklimdan silinmis degil. Isin CM kismina ise hic girmiyorum. Sonralari yine takipteydim belki kimi zaman uzaktan da olsa, sonra bir kopukluk ve Olimpiyat stadindaki o muhtesem final, you'll never walk alone'u her ne kadar Anfield deki gibi olmasa da orada oyle bir gecede dinlemek... tarifsiz. Sonra yine koca bir ara, is-guc, hayat derken.
Avrupa'ya donmenin kafami kurcaladigi su gunlerde bu bir isaret mi yoksa? :) Hayir deliyim simdi Liverpool'a yerlesirim sirf bu yuzden aman diyip konuyu gecistirmem lazim ki her haftasonu Anfield fikri ve Beatles'in sehri muthis cekiciligini korusa da (kaldi ki yeni stadi acilacak sanirim bu sene) ve ayrica sezon biletleri icin yillardir bekleyen bir waitlistleri var adamlarin.
Bu gecen hafta klavyeye aldigim bir yaziydi. Bundan sonra Lille'i de yendiler ve az once Manu'ya yenildiler ve aslinda ciddi kotu gecen bir sezon ama hicbiri onemli degil, zira bu skorlara dayali hatta futbola dayali bir yazi degil kanimca ki burada futbol, siyaset, politika vb. konulardan ozellikle kaciniyorum yoksa surekli soyleyecek birseyler var o konuda. Burayi nispeten daha kisisel tutmaya calisiyorum.
Cok fazla gevelemisiz, aslinda ana fikir kisa ve net...seviyorum ulen..! ve artik herkesin bildigi o sozler...
When you walk through a storm hold your head up high,
And don't be afraid of the dark.
At the end of a storm is a golden sky
And the sweet silver song of a lark.
Walk on through the wind,
Walk on through the rain,
Tho' your dreams be tossed and blown.
Walk on, walk on with hope in your heart
And you'll never walk alone,
You'll never walk alone!
Friday, March 12, 2010
Monday, March 8, 2010
bin yildiz
Yillar gecse de ustunden bu kalp seni unutur mu demiyorum, aylaaar gecse de yillaaar gecse de bir omur boyle surse de ben seni unutamam da demiyorum, ya da yillar sonra yillar sonra yillar sonra yine eskisi gibi de demiyorum..
Demeye calistigim.. sanirim 14 sene gecmis uzerinden bu sarkinin, 15 sene ise sibelalas'in hayatima girmesinden. Biraz da hakli sekilde abartarak belki de sezenden sonraki kusaktan en onemli sahislardan bir tanesi benim icin.
95,96 ve 98 de cikarttigi uc albumdeki buyulu sibelalas dunyasi ve icinde kaybolmak, melankoli yeniden ve tebessum herseye ragmen.. Bunu soylerken adam ve birkac tane klip sarkisindan bahsetmiyorum, onlari herkes biliyor esas sakli cennet digerleri.. cicek, aglama, bende hukum sur.. neyse hepsini saymaya baslamadan duralim.
Hazir Oscar'a dakikalar kala sinema dunyasindan bir ornekle durumu ortaya koyalim. Ilk nereden cikti, fiziksel benzerligin de etkisi var mi bilmiyorum ama sibelalas herzaman Turk Popunun Winona Ryder'i benim icin. Winona nasil herzaman Winonaysa, son zamanlarda ortaliklarda fazla gozukmese de, adi zamaninda tatsiz olaylara da karissa bir tane Winona Ryder var (hastasi olan pek sevdigim bir kardesime sevgilerle). Hayir Johnny Depp'ten de iyi bilecek degilsiniz herhalde, biz de birsey biliyoruz da konusuyoruz! :) O zaman Johnny kardesimin de zamaninda vucuduna kazidigini ben bu sefer dovme yaptirmadan 'sibelalas forever' diyorum!
yuregim gayret hadi gel yine sen sabret yeni evler var elbet...