Friday, November 26, 2010

earth angel


Bttf referanslarim ne burada ne hayatta bitmeyecek, bitmesin de! 
Bttf Trilogy'ye tekrar kavusacagim su gunlerde ozellikle bu sahneye paralel durumlar hayatimda devam ediyor. Marty'nin baloda 'Earth Angel' i soyledigi sahne ve araya giren baska bir cocuk yuzunden babasiyla annesinin dansinin yarim kalmasiyla yavastan yukaridaki fotograftan silinen kardesleri. Tam kendi de silinecekken karakterinin disinda cesur bir hareketle George McFly bu sefer Lorraine'i kollarina alir ve oper, eh birden ayaklanip canlanir bizim cocuk Marty tabi. 
Su anda bende olan ise sanirim George bazen o kadar da hizli hareket edemeyebiliyor ve fotograftan siliniyor bazilari... bazen de bir yumruk tekrar ve photoshop mucizesi, bir yere gitmedim burdayim!
Cani saolasicalar ;)


Earth Angel scene & song

Thursday, November 25, 2010

fado fiesta futbol












Aslinda baslik sadece cikis noktasi, biraz metafor biraz fonetikimsi ;) Super kelime uydururum, evet uydururum!
Hadi once kelime anlamlari diyelim, ki bir donem herkesin karsisina detayli veya yuzeysel olarak cikmis kelime obegi kendisi. Ilk olarak Portekiz diktatoru Salazar’in uyguladigi soylenen fakat esas ununu Franco ve Mussolini gibi en bi diktator karakterlere borclu olan halki uyusturma sanati olarak bilinir. Fado muzigi –hatta kaynaklara gore belli bir muzik janrasini bkz. Portekiz Arabesk- , Fiesta eglenceyi temsil eder ve Futbol su an cikaramadim neyi temsil ettigini :)

Aciklama safhasindan sonra bunun dogrulugunu ispata gelirsek cok kisa ve net olarak evet dogrudur! :)  Bunu bilmek ve gormek icin de filozof veya akademisyen olmaya gerek yoktur.. yakin-uzak tarih, medya, cevreye ufak bir gozlem yeterli olacaktir. Ha bu her ulke icin sekil degistirip revizyona da ugramistir zamanla. Esas paylasmak istedigim icinde ciddi komplo teorileri barindiran yari deli nacizane gozlemlerim Amerika hakkinda, ozellikle temelinde.

Hani Amerika ve Amerikalilar hakkinda genel bir kani vardir, cahiller, kendileri disinda dunya ile iliskileri yoktur, hic bir halt bilmezler seklinde. Genellemeye vurursak evet oyledir de cogu zaman, California sehirleri, New York, Chicago, Miami gibi belli basli sehirleri disinda tutarsak. Bu bizim Turkiye, Istanbul, Izmir, Ankara’dan ibaret degil soylemimize cok yakindir. Asil onemli olan ise bu kotu unun nasil olustugu ve saat gibi isleyen sisteme nasil katkisi oldugudur. Basliktaki ‘Futbol’ u buraya uygularsak muazzam bir sistemle karsi karsiya kaliriz. Dunyanin dahi izledigi, hayran oldugu, -ben ileri giderek kandigi kelimesini kullanayim bir de- bir spor arenasi mevcut. Iste burada komplo teorileri basliyor, ama bunu bu sekilde dusunmek hem urkutucu hem de cok eglenceli ayni zamanda. Bu esasen bir Amerikali ile 11 Eylul ile ilgili konusurken, bunun aslinda hukumetin yapmis olabilecegi teorisini pimini cekerek karsidakinin eline birakmak gibi bir etkisi var. Refleks ile gelen bir savunmanin ardindan bu suphenin beyinde patlamasini gozlerden ve sonrasinda gelen cumlelerden cok rahat gozlemleme sansi var. Yine de samimiyet durumuna gore bu konusmayi dikkatli yapmakta fayda var, cok hassas bir konu oldugu icin onlar adina. Konuya donersek, ana sporlari siraladigimizda ve takvime baktigimizda cok carpici. Oncelikle Amerikan Futbolu, ki bu da NFL (Professional) ve NCAA (College) olarak ikiye ayirirsak baslica, inanilmaz ilgi ceken bu ikisi haftanin da gunlerine ayrilmis durumda. Cumartesi Kolej futbolu var ki yine sabahtan aksama, pazar ve pazartesi ise NFL. College Football icin konusursak, her eyalet veya sehirde en az 1 hatta kimi zaman 2-3-5’e kadar universite ve takim bulunuyor. Bunlar sehrin, eger 1 den fazla ise o bolgelerin inanilmaz desteklerini aliyorlar. Tabi ki bu destegin basinda mevcut ogrenciler, onlarin aileleri, eski mezunlar, arkadaslar derken tum sehri kapsayip stadin buyuklugune gore tiklim tiklim dolduruyor. Cumartesiniz bu sekilde doldu, cunku bu bir festival sabahtan basliyor ve macin bitisi, kutlanmasi ile tum gununuzu kapliyor. Biz de bunun karsiligi yok, ki su sekilde aciklarsam bir universite kocu 1 milyon dolar gibi bir rakam dahi alabiliyor, isin buyuklugunu ve ulke capinda onemini ve uzerine cektigi ilgiyi temsilen bir ornek. Pazar ise NFL var sabahtan aksama yine, burada her sehrin takimi yok. Profesyonel futbol daha farkli Franchise seklinde yuruyor ki bu da su demek, takimlarin isimleri iki kelimelik, bunlarin ilki sehir ikincisi lakaplari, yani aslinda Franchise isimleri. Ornek olarak Istanbul Kaplanlari dersek, Franchise sehir degistirip Kaplanlar Izmir’e tasinirsa artik Izmir Kaplanlari diye anilmaya baslayabilir, ki sanirim daha once olmus bu sekil sehir ve isim degistirmeler. Los Angeles’in mesela NFL takimi yok 1994 ten beri ki cok enteresan bir durum hatta gecen sezon Entourage’da Ari bir NFL takimi getirecekti tam LA’e :) 
Biraz fazla ayrintiya giriyorum belki ama konu dagilmaya cok musait, azicik dagitmaktan da birsey olmaz sanirim. Pazar gununuz de doldu boylece. Bununla da kalmiyor, tatil gunleri ki ozellikle Thanksgiving, Christmas tamamen futbolla geciyor. Tum Bowl maclari ki en sonunda final maci Super Bowl olarak geciyor bu zamana denk geliyor. Thanksgiving sabahtan aksama aslinda ailenin toplanip hindi esliginde futbol izlemesiyle geciyor, kadin-erkek, yasli-genc. Zamanlamalar su acidan cok iyi planlanmis, mesela futbol sezonu bitiyor beyzbol basliyor o bitiyor NBA play-off lar. Hicbiri, onemli kisimlari ozellikle cakismiyor. Cunku herbiri cok buyuk kitlelere hitap ediyor ve pasta paylari cok buyuk, kimsenin isine gelmez herhangi ikisinin cakismasi. Super Bowl yayinlanirken televizyonda gosterilen reklamlarin saniyesi milyon dolarlara satiliyor ve apayri bir parade olarak geciyor. Esas ana dallari bu sekilde dagittiktan sonra digerleri de aralara yerlesiyor. Bunun icinde Golf’u de var Nascar’i da, NHL’i de… Boks, Gures, Tenis derken her an izlenecek, katilacak kisinin zevkine gore degisen ve illa ki bir yerden birini ilgilendirecek bir spor dali cikiyor ortaya. Bunlarin yanina Hollywood’u nerdeyse her hafta bir premier ile, yine neredeyse ayni butcelerle cekilen yuzlerce diziyi de katinca, video oyunlari ve muzik de bunlarin bir parcasi tabi.. (Hele bayramlar ve anlamli gunlerin hepsinin ilk cikis veya icerigiyle artik alakasi kalmamis durumda. Veterans ve Memorial Day diye gecen aslinda ulkeye hizmet etmis, sehit, gazi ve hatta hala yasayanlara adanan gunlerde bile promosyon, indirim girla. Soyle dusunun 18 Martta bizim ucuza laptop almaya calismamiza denk geliyor!) .. dolayisiyla ortalama bir Amerikali’nin herhangi bir sey dusunecek, arastiracak veya sisteme karsi gelecek ne vakti ne hali kaliyor. Bu heryede ayni bizim ulkemizde de durum boyle argumani biraz basit kaliyor cunku bu Turkiye’de futbolun disinda bir yerde gormek zor. Yukarida bahsedilenlerin her biri bizdeki futbol kadar gerek medyada, gerek insanlarin hayatlarinda yer teskil ediyor, ve ayni etkiye sahip. Biz diger dallarda bunu ancak uluslararasi yapilan musabakalarda yakaliyoruz 3-5 gun o kadar. O yuzdendir ki futbol yoneticiligi biz de politika, ticaret, ihale alimlari gibi konularda bu derece ciddi paravan olarak kullaniliyor. 


Back to the blackboard; diyelim ki tum bunlardan da bos vakti kaldi john doe’nun oturup ulke gundemine hakim olmak isteyecek, bakacak neler oluyor diye tv veya gazeteye basvuracak. Hah iste esas kucaga da o zaman oturuyor zaten. Cebren ve hile ile aziz vatanin tum kaleleri zaptedilmis durumda bizzat kendi hukumeti tarafindan pek guzide blue chip denilen sirketler tarafindan ki guzel de adi vardir severim blue chip abileri :)
Ucla de ufak bir proje yapmistim bununla ilgili, ozellikle Noam Chomsky temelinde ki kendisi professor, filozof, dil bilimci ve politik olarak da inanilmaz gozlemlere imza atan bir zattir, hatta gecenlerde Istanbul’a gelmis Bilgi Universitesi’ne bilsem giderdim, gerci burasi hakkina soylediklerine cok katilmasam da. The Corporation diye onemli bir belgesel de vardir onun da icinde bulundugu izleyin derim. Burada da medya ve sirketler arasinda girift yapi gayet guzel anlatilmistir, hatta bir de grafik vardi elimde hangi sirket, tv kanali ve gazete ile baglantili diye bircogunu bilmeme ragmen insan ohannesburg diyor yine de! Cok ayrintiya girmeyeyim zira aslinda herbiri kitaplar yazdiracak sekilde uzun konular, benimki ozet hatta baslik olur ancak, dolayisiyla eline gelen bilgi de cok guzel islenmis kahve gibi oluyor, zaten eldeki malzemeyle jole kivamindaki beyin bu ‘islenmis’ bilgiyi de guzel bir sekilde aliyor ve artik istenilen hedefe kilitlenmekte ve ‘god bless america’ demekte hicbir sakinca gormuyor. Ha bu Turkiye’de de olan birsey tabii ki ancak oradaki ‘pro’ luk biz de biraz kiroluk kivaminda yani bizimkiler daha durust cok farkettirerek gozune soka soka yapiyorlar herseyi!
Netice, muhtesem bir toplum iste oyun hamuru gibi yogur yogur oyna. Olayin esas ilgimi ceken komplo teorisi yani ise, mesela amaca hizmet etmesi ugruna bu kadar buyuk ve profesyonel alanlarin olusturulmasi, sadece donen meblaglardan, maliyetlerden orneklersek sporcularun kazandigi paralar milyon dolarlarla ifade ediliyor. Gectim en baba dallari,  iyi bir snowboardcu da bu parayi cok rahat kazaniyor ve malikanelere, en luks spor arabalarina sahip olabiliyor… bu da biz de bu gibi dallarla ilgilenenlerin birakin bu derece para kazanmasini, sponsor veya organizasyonlara katilacak ucak biletini dahi zor bulmasini gozonune alirsak cok buyuk anlam tasiyor. Yani seni masala inandirmak icin devasa bir sato insa ediyor, sonra perileri havada ucuruyor ve senin ruyani gercege donusturuyor! Burada peri de kazaniyor, satoyu insa eden isciler de, ruyanin pazarlamacisi da, ve tabi ruyan gerceklestigi icin sen de. Gayet guzel gozukuyor sonucta win-win durumu di mi? Yok iste malesef degil, bunlarin karsiliginda teslimiyetin (bilincli-bilincsiz) tek bir kurumun isine geliyor, Sam amca diledigi gibi gutmeye devam ediyor. Hayraniz tabi bu sisteme, harbiden helal olsun cidden! Bunun boyle oldugunu goren insalar yok mu var, ama koyun delisi olarak kaliyorlar. Gercekten de oyle cunku en basitinden tum bu spor ve benzeri aktivitelerin diyeyim ,insanlari mesgul edip alt metinde ulkenin gidisatini belirleyip manipule gucunu elinde tutmak uzere icat edildigini veya kullanildigini dusunmek manyakca aslinda ama bir o kadar da degil!

Evet ne oldu bir araba dolusu yazdim, ulkeyi mi kurtardim? Hatta yuh bana yukari bakinca amma cok yazmisim yahu, han duvarlari vol 2 gibi olmus! Ya da bilinmeyen seyler mi soyledim cok? Yoo, hicbiri degil. Biraz ic dokme, afyon monologu gibi birsey olmus, neyse idare edin. Hayir facebookta profil fotomu Turk bayragi yapmiyorum, Yilmaz Ozdil yazisi forward lamiyorum, acilan gruplari like da etmiyorum hani bunlarla vazifelerini yerine getirdigini sanan buyuk Turk Gencligimiz var ya. Bununla ilgili birseyler karalamistim aslinda 5-6 sene once facebook dahi cikmadan ama bu tarz hareketler revactayen hala, bulamadim. Burada onemli meseleler hakkinda yazmamam su zamana kadar biraz da bundan, soyleyecek cok sey var ve konu cok sabaha kadar yazmam lazim. Ben somut yapacak birseyim oldugunda, bir hareket ve katki ortaya cikarabilecegimiz konusunda kafa patlatmaktan, bunlari surekli tartisip cozum uretebilmek, ihtimaller uzerine dusunmekten tarafim, bulamiyorsan da dusunmeye devam edeceksin sacma hareketler yerine…yoksa profil fotosunu degistirmeyen yunanli olsun! En azindan adamlar her bayramlarinda havai fisek patlatiyor battaniyelere sarilip yesilliklerde, vatanseverliklerini ispat icin! Ne oldu begenemedin mi en azindan mouse tan farkli somut birseyler kullaniyorlar! :)

The End – Tamam bir daha yazmicam, sadece fado fiesta futbol yazicam soz ;) of basim agridi

Monday, November 15, 2010

high fidelity


















It's been almost 10 years since I watched the movie and this summer when I was looking for some ammo for my kindle I've jut found out the book by Nick Hornby and I instantly downloaded it and started to go back and forth between the pages which I remembered some of the quotes from the movie and there were a bunch more. So I've got the movie too and I was planning to watch it again after I finish the book. Okay, so it's not worked out as I've planned! I'm not nearly as close as I thought to end of the book.. maybe the first half! It's just because of the book reading style that I have according to my mood, seven books at a time :)
Anyway, so apparently today is the day I've lost my patience somewhere between realizing I've only 3 weeks left and planning everything is not so much fun. So I got my coffee and lie down on the couch for beautifully spent two hours. Yes I know it was sunny today outside and the weather was great and not to mention for November but who cares! I was out for the past three days and will be probably whole this week so I'm not even sorry (quote from Joey) :)
About the movie... I've realized again after watching it at first in the beginning of twenties and now thirties, there are a lot of things in common about how you feel but also a different approach to whole experience and in the end it catches you again no matter how old you are. So, I'm not going to give any spoilers but I wish we had this movie or I had it remake in Istanbul just for the songs that I could use and see the possible effect of it to the story. 
One last note.. even though I didn't finish the book yet I've noticed a lot of important quotes from the book used in the movie consecutively, so you have to stop and think about them normally which you can do that while reading the book because they are placed apart and not every line..but in the movie, sometimes they appear line after line and no time to think and it's not fair and kind of missing the whole point and the essence of the book.


P.S. 
-Post neden ingilizce oldu?
-I have no idea!
:)


-Rob: What came first, the music or the misery? People worry about kids playing with guns, or watching violent videos, that some sort of culture of violence will take them over. Nobody worries about kids listening to thousands, literally thousands of songs about heartbreak, rejection, pain, misery and loss. Did I listen to pop music because I was miserable? Or was I miserable because I listened to pop music?

Saturday, November 6, 2010

midway


San Diego'da arkadas ziyareti durumu var. Arkadasin calisiyor ve gunduzun bos, gezilecek gorulecek yerleri daha onceki seferlerde tur bindirerek yapmissin zaten, eh ikinci dunya savasi ve bf1942 ilgi alanlarin icinde yer aliyor. Ustune bir cocuk icin disneyland tadinda sira sira ucaklari dizmisler gecmisten gunumuze, tarihe damgasini vuran bir gemi uzerinde. Gemiyi de San Diego deniz kenarina konumlandirmislar, yani gormemek kendime ihanetle es. Gecen dosyalari karistirirken buldum bunu yapmisim hemen sonrasinda. Bunun gibi o kadar cok video ve goruntu var ki cesitli mekan ve sehirlere ait, en azindan bunu paylasayim dedim sonrasinda zaman olursa digerlerini de degerlendiririz. 


Not1: Ciddi geyik var videolarda, tek olunca sikilmamak icin habire konusmusum mazur gorun :)
Not2: Bilgi seysi acisindan da Battle of Midway, WWII'nun Pacific kisminin en onemli savaslarindan biri. USS Midway ise hemen WWII'nun sonunda hizmete konan bir gemi savastan adini alarak ve Vietnam, Korfez Savasi gibi aktiv olarak gorev aldigi pek cok onemli savas var. Extra bilgi ilgilenen icin linklerde.