Wednesday, December 9, 2009

schnee


photo by Taesang

Su an -14! Yuhh be Utah biz akdeniz adamiyiz ege insaniyiz naaptin :)
Hani 3-4 gun icin
gittigimiz kayak merkezlerinde bile ben boyle soguk hatirlamiyorum. Efendi gibi 0(yaziyla sifir) olurdu biz de derdik haa soguk bak ya da bir kac derece duserdi aa bak 0'in altinda demek ki soguk :) Az sonra -16 olacak mesela gece. Bu kadar negatifligin yaninda su an iyi hissediyoruz sukur..sebep eften ve de puften, ayrintisi asagida.

Ne ise efem, su an -hadi reklama girelim mecburen ambiansi yasatmak icin- strbcksta elde makkiyatoo hemen bir metre onumuz tamamen cam ve disarida inanilmaz guzel bir kar yagiyor, ha bir de kulakta bu sefer yann tiersen. Bu sarkida aklima direk o cumle geliyor... 'hayat varsa umut vardir', ve insan iyi hissediyor birden anlamsiz hele ki boyle bir atmosferde. Bir de disari cikinca kar tanesi konmuyor mu yuzune :) neyse boyle giderse teoman sarkisina benzeyecek bu, nokta.



Wednesday, December 2, 2009

(600) days of silly cowboy



bi dakka durdur durdur...
tamam ba en bastan...
bir ki uc..

Monday, November 30, 2009

chungking express



My Blueberry Nights da centik atmistim abiye... Wong Kar-wai.
Sonra bir turlu firsat-kismet olmadi digerlerine. Hem de aslinda ben nerdeyse en son filmerinden birini gormustum sadece, daha once bir dolu film yapmasina karsin.

1994... Ben o sirada Kibris'a tatile gitmisim arkadaslarimi gormeye, dunya kupasi oynaniyor Amerika'da.. her gun mac izliyoruz, o gazla top oynuyoruz ve 15 yasinda nasil eglenilirse herseyi yapiyoruz, aksamlari en buyuk eglence casino'ya sizmak..inanilmaz renkli, hareketli ve yakalanma heyecani. Roberto Baggio topun basina geliyor ve penaltiyi kaciriyor, o yazin en buyuk olayi benim icin.. ha bir de otelin roofunda gecikmeli ilani ask edisim ilkokul askima, sonuc... baska dunyalarin insaniyiz.. ama '15 yillik hayat tecrubemiz' dogrultusunda farkli bakis acilarina sahip oldugumuzdan dolayi degil, cunku ben Istanbuldayim artik... uzuntu ve muz kabugu, sonra tekrar Kadikoy Anadolu..
Iste tam bu sirada Hong Konglu abimiz bu filmi cekmekte, cok farkli bir kultur, dil ve doneme ait bu film tum bunlar goz onune alinip degerlendirildiginde cidden enteresan ve sasirtici. Evet iki kelime, baska da birsey soylemiyorum, sadece izleyin derim. Film hakkinda yazi yazmak ve yorum yapmak degil de oncesi, sonrasi ve biraktigi, yasattigi etki, duygu sanirim daha cok ilgimi ceken ve yorumladigim birsey. Filmle ilgili ve icinden birsey soylemek sanki buyuyu bozacak gibi geldigi icindir belki...herkesin deneyimi farkli ne de olsa, guzellestiren de bu olsa gerek..

Bu da filmin tema sarkisi 'Dreams', Cranberries'in boyle bir sarkisi oldugunu bile unutmusum. Zaten bu da cince versiyonu ve filmde oynayan faye wong soyluyor ki kendisi zate rocker bir kardesimizmis Hong Kong'da. Filmden dolayi mi ne orjinalden daha guzel geliyor hicbirsey anlamasam da..


Wednesday, November 18, 2009

bir tek seeen



Yazacak cok sey var, vakit yok. Hemen hepsi incir cekirdegi kivaminda da olsa, hatta bazilari ciddi boyutta sacma da olsa yazasi geliyor insanin.
Hemen o zaman bugunun akisiyla baslayalim.
Artik kis buraya iyice geldi, sabah kalktigimda -6 ile basliyorum gune. Gecen haftasonu kalktigimda bembeyazdi heryer ve muhtesem bir kar yagiyordu neyse bunlara bir ara donerim yine. Bugun de basladik gune saat 6:00, duydugum gitar sesi ruyadan mi kalma gercek mi? Sanirim gercek..yuh! Ogleden hemen once Istanbul'dan gelen canli baglanti once senlendirdi ortaligi biraz, bazi hinzirlarin eve duzenledigi baskin! Aksam isten ciktim sonra bir iki kitap bakicam, kahve falan icin bir yere gidiyorum arabayla, klasik bagira cagira sarki pozisyonundayim. Neden sonra farkettim yandaki arabadan gelen el kol hareketlerini, bana el ediyor birileri.. iki kiz belli ki gorduler beni o halde, ben baktigim anda bunlar da baslamaz mi deli gibi dansetmeye.. o ilk saniyede gorunuste gayet cool olan durus gitti ve inanilmaz komik ve eglenceli bir dans basladi. Eh ben de simdi kizlar o kadar emek sarfetmis, ortada koreografi var, yaraticilik var, eee tamam guzel olmalarinin da etkisiyle ben de ayni sekilde olaganca sapsallikla karsilik verdim ve bu arada yavas da gitmiyoruz 100 falan var en az... bu sekilde 4-5 dakika devam ettikten sonra her guzel seyin bir sonu vardir dedik, tadinda birakalim dedik yani el isaretleriyle ima ettik en azindan ve sapmis oldular kendileri cikistan.. (erkek okuyucunun kafasinda ani beliren soruya cevap - hayir takip etmedim!:)
Daha sonraki kitap-kahve fasli da ayni tat ve ilginc diyaloglar esliginde gecti neyse cok onemli olmayan bu olaylar serisi gunun keyifli, eglenceli ve abidik gubidik gectigine altyapi olusturmak uzere anlatildi.
Bu keyifle eve donerken guzel bir somon aldim, super de pisirdim valla hazir eften puften bi post oluyor megaloman esintiler de tasisin! Neyse efem salata falan muazzam :P eh bu seferlik sarabi bosayip uzun zaman sonra bira iyi gider dusuncesiyle tam aslinda fish&chips aksami olmus oldu ki ne de guzel oldu... taa ki aylardir dinlenmeyi -tadina varilacak bir zamanda dinlenmeyi- bekleyen album icin play tusuna basana kadar...
Ne yaptin ama simdi oldu mu bu dedim bogazimiza dizildi lokmalar, cevap gelmedi...

his hala ayni da, yol hala ayri mi?

Monday, November 2, 2009

les poupées russes a.k.a russian dolls



photo by Odalaigh

L'Auberge Espagnole'un devami, almaz miyim aldim tabi ;)
Onerme iddiali katilim gonullu... mu acaba..?

Monday, October 19, 2009

los abrazos rotos



penelope'nin insan olmadigini daha once anlamistik zaten, dolayisiyla extra kanita ihtiyac yok ama sikayetci degiliz ;) film ise... duraksamadan anlasilacagi uzere...
kotu degil kesinlikle, gorsel olarak zaten biber surerler agzina oyle bisey dersen, ve hatta 'women on the verge of a nervous breakdown' a yapilan gondermeyi icine alan hosluklar da var ancak ne biliyim fazla birsey de demiyeyim en iyisi, almodovar abinin en normal filmi gibi geldi bir de bana abi sapiklastikca film daha mi iyi oluyordu ne :P belki de 'all about my mother'in yukselttigi citadir beklentiyi bulut yapan..

Friday, October 16, 2009

from russia with love




Yemek hazirligina girismisim, muzige goruntu olarak eslik etmek uzere tvde kanal ararken bu cikti karsima. Iyi guzel, unutmusum tabi filmi bir baktim Istanbul... sene 1963... bir farkla... Istanbul HD! :P Bir sure saskin ve hayran izlerken sonra aklima geldi foto cekmek, cok guzel yerleri gecti bunlari yakaladim ancak.

[kendi kendine serzenis] breh breh cok onemli olay sanki!
[kendi kendine savunma] ama ne biliyim pek bi enteresan geldi, hosuma gitti aksam aksam!

netice..
1963 Istanbulunu hd gormek varmis...

Tuesday, October 13, 2009

havuclu tarcinli



acitti... evet burda havuc biz oluyoruz sanirim..!

Filme ait yorumumu bununla sinirli tutmaya karar verdim, zaten sorgulamayi filmle yapmiyor insan sonunda...
..ha bir adim ileride arabesklestirirsek
durumu, icerik acisindan degil yaklasimdan oturu, su sekilde noktalayalim.

Wednesday, October 7, 2009

it doesn't work like that!



...zamanda gecmise yolculuk yapilir, hatta oyle hissedersin ki sanki Kryptondan dunyaya gelmissindir..elinde sinirsiz guc. Ne yapacagini, nerede kullanacagini bilemezsin ilk.
Maymun istahli bir halin vardir. Plan cok basittir halbuki, Biff gibi once almanac ele gecirilecek sonra futbol maciydi, at arisiydi tum spor musabakalarinin tahminleri ile zengin olunacaktir. Eh ortada intikam alinacak Marty McFly da yoktur, zaten sen de Biff gibi kotu degilsindir sadece almanac fikrini araklamissindir.

Kucukken Bubikoglu ile evlenmekten sonra ikinci sirada geliyordu bu hayalim.. ne zaman 70lerden bir film izlesem, o zaman cebimdeki para durumuna gore artik 5 bin, 10 bin hatta babama borclanmayi dusunurdum 100-200 bin, nasilsa zengin olucam 70 lere o parayla gidince e geri oderim!

Isin asli oyle degil halbuki, hep o kadar kolay diye dusunuyorsun..simdi bile dizide, filmde..yuzunde olasiliklarin verdigi heyecanla karisik bir tebessum... sonra malum kisi malum replik "it doesn't work like that!" ...


Su anda boyle hissediyorum iste!

En iyisi mraz'dan ah la la la la la life is wonderful ah la la la la la life goes full circle esliginde yari deli yari filozof mutlu olarak dolanmak.

Thursday, September 24, 2009

bir karamel tadiysa dunya senin agzinda

hemen ardindan..

kosma, yorulduysan
anaforda bogulduysan
sen de korkuyorsan yalnizliktan
bilme, istemiyorsan
bir an bile gulmuyorsan
sen de sikildiysan yalanlarimizdan

Wednesday, September 9, 2009

if you want me



Belki cok guzel yabanci sarkilar var ama bizim sarkilardaki huzun hep cok baskadir. Ilk defa bir sarkida bizim turk huznu ve melankolisini buldum... ya da bana oyle geldi.
Sarki "Once' adli filmden(muzikal), kisa bi sure once onderdiklerim hatirlar ;) Bir sure sonra su sekilde bir mirildanma da belirebilir "..herkes bazen birazcik bencil birazcik herkes birazcik ben de.." sibelalasimsi bir animsama olmustu bende :)

if you want me

Ayrica yine filmin soundtrackinden ki kendisinin Grammy adayligi olmus ve bu sarki da 2008 en iyi sarki oskarcigini kaldirmis diger sarki..

falling slowly

Tuesday, August 25, 2009

fly me to the moon





or

in other words...

..buz gibi bir hava, kar yagdi yagacak..cok yukseklerde, sehir ayaklarinin altinda..kulaginda melodi ve...soguk?!

Monday, August 17, 2009

season three


Ineptitude with insufficient covers and basket of kisses started!

Sunday, August 16, 2009

hic unutulur mu okul yillari



Yine gectigimiz gunlerde yapilan arsiv calismalarindan...
KAL hatirasi, guzel yillar.. naif zamanlar, saclar bomba tabi :)




ya da

Monday, August 10, 2009

july
















Temmuz'u es gecmisiz epeyi de ara vermisiz, 1.5 ay olmus yazmayali. Bunun buyuk bi bolumu vakitsizlik geri kalani ise motivasyonsuzluktan kaynaklandi sanirim. Feysbuk kapali, buraya da yazmadik, verdigim gecici iletisimsizlikten oturu kusura kalmayin :) Temmuzdan kisaca birkac anektod aktarmak gerekirse..

4 Temmuzda Park City de kutlamalara katildik, haftasonunu orada gecirdim. Sundance film festivalinin de yapildigi, oturdugum yere 1 saat mesafede, yesile doyulan, pek sirin evleri olan, utah hatta amerikanin kis sporlari merkezi hatta olimpiyatlarin da yapildigi yer. Gunduz ana caddesinde parade vardi, pek bi renkli ve eglenceliydi. Sonra oradan City Park'a gecildi ve burada gun boyu konserler, aktiviteler, maclar, barbeku ve sanirim bir hayli dedikodu yapildi..evet dedikodu, cunku atmosfer asagi yukari bizim universitelerin mayfestlerinin kapsamlisi seklindeydi. Haliyle izlemesi komik, kulak misafiri olmasi da bir hayli ilginc cok genis bir gossip girl sahnesi gibiydi, en azindan genclerin oldugu kesim. Aksaminda ise havai fisek gosterileri vardi o kisim da eglenceliydi, herkes battaniyeleri, icecekleri, bilimum foto ve video arac gerecleriyle dagin eteklerinde yerlerini aldi. Zaten abiler her onemli gun ve bayramlarini havai fisekleriyle kutladiklari icin.. pek bi vatanseverler canim uzerlerine duseni yapiyorlar! Neyse cok girmiyim yoksa cuvaldiz durumumuz ortaya cikacak bu durumla ilgili. Ertesi gun de yine caddeye kurulan standlar, yiyeceklerle o gun de keyifli bir bicimde gecti, bisikleti de goturmustum ki degdi.. zaten burada bisikleti, hatta dirtbike'i olmayani dovuyorlar.. boatu olmayana veya snowboard yapmayana ise kiz vermiyorlar :) Neyse kis gelsin bekliyoruz sabirsizlikla..

Ayin ortasinda ise daha onceki postta da bahsettigim '500 days of Summer' in screeningi hatta daha dogrusu Utah premiere'i vardi. Cikista roportaj yapan ablaya da dedigim gibi "it was zooey..wonderfully, weirdly zooey!" :P Bilmiyorum Istanbula geldi mi gelicek mi ama cokk guzeldi yahu. Yani hic spoilere giresim yok, zaten hangi birini anlatiyim...sadece bosuna I love the Smiths dememisim ;) film harika, zooey muhtesem, soundtrack cok basarili... cok iyi seyler hakkinda cok da konusmaya gerek yok sanirim.


Temmuz ayimizin diger bir aktivitesi ise :) MLS all-star maciydi, Everton'a karsi oynadilar. Beckham abi birkac gun once taraftarlarla olay cikardigi icin sanirim kadroda yer almadi. Cok enteresan bi deneyimdi amerikali kardeslerle futbol maci. Henuz gece sene yapilan 20 bin kisilik bir statti, iyi bir rakam amerikadaki futbolun popularitesine gore, guzeldi tabi de benim Sukru Saracoglum burnumda tuttu zaten mac boyu anlattim geldigim arkadasa da. 10 sene once championship managerde transfer ettim Louis Saha da vardi, yine tanidiklardan Ljungberg, tim Howard, Casey Keller da vardi. Ilginc olan mac penaltilara kaldi ve o coskuyu gormeniz lazimdi, ben gulmeye basladim arkadasima dondum dedim bu sampiyonlar ligi maci veya dunya kupasi degil ne deliriyor bu sizin manyaklar diye, o da bu Salt Lake'in dunya kupasina en cok yaklastigi an bir daha goremezler boyle birsey dedi gulduk. Bir de burda kizlar inanilmaz oynuyor, zaten erkeklerin 10 kati kadar kiz var futbol oynayan her ilkokul, lise ve universitenin kiz takimlari inanilmaz, Ucla'den biliyorum pek yaman oynuyorlar kendileri. Bir de statta bira icerek futbol maci izlemek degisik bir tecrube oldu, bizim statta ayni atmosferi bir an canlandirdim.. cok da birsey soylememe gerek yok siz de canlandirin zaten bi kelimeler kifayetsiz kalicaktir eminim :) Bir de mac sirasinda yapilan geyikler cok zayifti, yine bizim zehir gibi zekaya sahip taraftarlari aradim.. en zekice yapilan yorum "anneannem senden hizli kosar, hem de tekerlekli arabasi olmadan" oldu.. yani cok zayiflar en azindan futbol maclari icin. Bir de 'cok cok' kulturleri yok kalkan biri efendi gibi pozisyon bitince oturuyo hic zevki yok. Ayrica ingilizce futbol geyigi ne kadar zormus, ercan tanerimsi ses tonumla yaptigim pek cok klise havada kaldi.. ingilizcesi o kadar komik veya anlamsiz oluyor ki, yine de birkac enternasyonel hamleyle onlara da anlam kazandirdim ama canim turkcem gibisi yok hele ki futbolda! Sahalarda gormek istemedigimiz turden hareketleri kelimelerini ceviriyosun ama ruhu gidiyor, de bakiyim eyyamci hakem, hatta futbolcu tabiriyle haaakem demeye calis napicaksin referee deki e leri mi uzaticaksin :P Neyse ornekleri cok burda kesiyim. Birkac video var firsat bulursam yuklerim stattan.

Su anda aklima gelen birkac temmuz aksiyonuydu bunlar, aklima geldikce yazarim yine.


"Kennedy Bakircioglu shoots...Just wide off the target!" (Bu da CM den kalanlardan, CM canimsin :)

Wednesday, June 24, 2009

(500) days of summer



Zooey geliyor cok yakinda hem de! Enteresan nokta Garden State deki hemen hemen ayni sahnenin tekrari ya da bana onu animsatti. Orada klinikte gecmisti burada asansorde donuyor the Smiths muhabbeti. Ha I love the Smiths too yanlis olmasin tabi ;)

Tom:
What happens when you fall in love?

Summer: You believe in that?
Tom: It's love, it's not Santa Claus.


500daysofsummer




À bout de souffle... tamamen farkli cok baska birsey, enteresan, bazi sahneler de iyi sirittim :)
animsattigi icin bazi seyleri herhalde ;)

Wednesday, June 3, 2009

uc sifir

yok yok yazamicam..
baska sefere

bella



Spoilerle karisik yorum yapacak olursak, hafif bi depresif ve agirlikta baslayip hatta bir sure sonra bana yani bunu soylemek icin mi yarim saattir anlatiyosun dedirttikten sonra -ki tamamen kendi fikrim olup moda gore degisebilecegi kanaatini de tasimaktayim- boyle ice bir sicaklik isleyip yerlesiyor, sonra pek bi gitmedigi gibi hele sizin icin ehemmiyet tasiyan gunler oncesine denk gelirse izlenmesi kafada binbir dusunceyle farkli seyler hissedilmesi pek mumkun.
Sonuc.. acil aile babasi olmam lazim! :P Basvurular baslamistir, application formlarini isteyenlere maille gonderebilirim, artik arkadaslariniza iletirsiniz ;) Soyle bagira bagira 'Allah nasip ederse sola kayacagim' demek lazim ya neyse.. ee normal boyle yazilar artik malum uc sifir!

zooey




'Yes Man' de biraz gec kesfettik galiba, ha kotu mu oldu yok pek de guzel oldu.
Guzellik degil bu, cunku saolsun holivud abi her filmdeki kiza asik edecek uzere tasarlanmis, tikir tikir calisan basarili bir model. Zaten bu yuzden film sonrasi google turlari ve show images'e bagimli aramalar tesaduf degil, ayni sey kizlar icin de Barbie'nin Ken'i kadar gecerli. Neyse konu o degil konu Zooey!
Enteresan, hayranlik uyandiracak kadar enteresan ama.. bunu anlamak icin resim turu yerine biraz video turu yapin anlarsiniz, talk showdur kendi grubudur. Evet bir de 'She&Him' adli bir grubu var, muzikler ve klipler 60 lar 70 ler.. 'you really got a hold on me' aklima ilk gelen sarkilarindan. Yas aldikca boyle nerd tarzli, sinifta ilk bakista hic dikkat cekmeyen ama o sarisin ponpondan cok daha guzel olan kizlardan mi hoslanmaya basladim nedir, gerci hep oyleydi aslinda guzelligi baska seylerde aradik ama simdi bu laflari yememe sebep olabilecek birkac ornek geldigi icin hemen genelleme yapmaktan alikoyuyorum kendimi :P
Neyse efem iste Zooey Deschanel..

Friday, May 29, 2009

somewhere only we know


Everybody's changing den beri severim keratalari, isin ilk gunlerini hatirliyorum Nil'in ilk zamanlarina denk geliyor, donusumlu takiliyordum. Ancak sorun o degil, ciddi hafiza sorunu yasiyorum Rockncoke'a geldiler diye hatirliyorum ama emin degilim yani Suede'i izledigimi hatirliyorum ama bu kisim silinmis ya da ben uyduruyorum :P Neyse eylulde Seattle dalar belki yolum duser..Bir de o kismi "Oh sympathy, where have you gone" diye soylemek daha cok hosuma gidiyor ;)

Tuesday, May 26, 2009

Monday, May 18, 2009

pazar nesesi

Hincal'in boyle kosesi vardi ama hic alakasi yok, sadece pazar sabahi iyi guldurdu beni... Lost sezonu kapadi 13 mayistaki finalle ve 2010'un basinda 6. ve son sezon basliyacak, herneyse nette onunla ilgili birsey ararken forumda gordugum bu diyalog oldu sabah sabah neselendiren, sapsal ama yaratici ;)

a - I can’t see this episode. All that shows is a blank black screen. No picture or sound.

b - its because the island doesn't want you to see this episode
! :P

:))

Tuesday, May 12, 2009

La meglio gioventù





Film bitti... kliselerden nefret eden ve zaman zaman da inadina sirf eglenmek icin kullanan biri olarak bu filmi klasik guzel sozlere birakmak pek acimasiz olur ama kullanilmayan kelime, cumle ve anlatim pek kalmadigina gore baska care yok. Bu sarap hic bitmesin ve bir yandan da hemen bitsin ve cakirkeyif guzellik baslasin der gibi gecti. Az once traileri tekrar izlerken o bile bitmesin istiyor insan, hatta onu izleyince daha bir dvd kabinda durdugu gibi durmuyor bu film! ;) Sonrasi acik hava lazim o kesin de beklentiyi yukseltmemek icin ne yapmak lazim o belli degil.. en iyisi ilk afise bakin cunku hic anlatmiyor filmi ne de ingilizce yazilan sozler, "italyan gunesi altinda tutku ve macera" haydaaa gel burdan yak, yani burda mi yersin paket mi yapalim!
6 saat ve 2 dvd lik bir film bu, ben 1.5 , 1.5 ve 3 yaptim biraz da zaman eksikliginden ama iyi oldu, artik herkes kendi kurunu uygular ancak bulabileceginize bile emin degilim ama noolur bulun ve iki kelam edelim turkce bu film hakkinda! Ya da susalim gozlerimiz konussun :)
Neyse civitmadan burda noktaliyorum...

Son olarak magnifico!

Bir de Mirella o nasil bir gulustur..!

Sunday, May 10, 2009

yagmur hic dinmiyor



Iki cumartesi aksami sanirim hemen hemen ayni duygularla, ayni sekilde yasandi farkli kitalarda da olsa..
Kulaklarda ayni melodiler, bazi ihanetlerin goz yumuldugu bir gece
oldu ;) Canli baglantilar -hicbirsey anlasilmasa da- :) herzaman iyi hissettiriyor!
Netice Goksel icin kucuk insanlik(bizim) icin buyuk bir adim, zaten muhtesem olan birseyleri ondan duymak yaza girerken pek guzel geldi...
Yanimda aglayan ses benim mi? Inamam olamaz inanmam..