Friday, May 21, 2010

vitaminler avuc avuc, siren sesleri her yerde


Sabah 6, jfk 17°. Gunun ilerleyen saatlerinde 28°,arti nem, esittir 30 yas ve ustu!
Ilk karsilayan kisi ingilizcesi sayilarla sinirli meksikali shuttle abi. "Yu forti sevinth", yes abi forti sevinth..(el isaretiyle atla bakalim arabaya seklinde tekrar bir "Yu forti sevinth". Pardon sayilarin disinda bir de yu varmis, abi ben ettim sen etme shuttle abi. Bu arada forty sevinth da cadde yanlis birsey gelmesin akliniza! :)
Bu dakikadan itibaren her firsatta Istanbul'a gondermeler baslar. Sabahin 6:30'unda bizi karsilayan inanilmaz bir trafik, fakat o da ne?! Meksikali shuttle abi -ki hikayenin geri kalaninda kendisine Juan Carlos de la Roya Oscar Sanchez diyelim, tamam tamam sadece Oscar- megersem Taksim-Yesilkoy veya karsida oturanlar icin Taksim-Bostanci hattindaki Osman abinin daha beta asamasindaki versiyonu, yani gunluk amator binici aradaki farki anlamaz o derece. Oscar kardesim her trafik kilitlendigi anda ki yaklasik 3 dakikaya denk bir yan yola yardirarak, ani serit degisimleriyle, el kol hareket kombinasyonlariyla, agirlik merkezi, savurma gibi pek de onemsiz konulari kafasina takmayarak shuttledaki diger sehirlerden gelen amerikalilarda ayni saniyede korku, panik, nefret, hayranlik, saskinlik gibi duygulari yasattigi sirada ben sadece siritiyordum :) On koltukta oturan musterinin rahatini bozacak sekilde konumlanmis bir futbol topu, cep telefonuyla diger arkadaslariyla yaptigi lokal sakalar, komiklikler, yan yana gelip hiz sabitlemeler hostu gercekten Istanbul'a alistirma turlari acisindan. Sonrasinda gorulen Queens Boulevard tabelasiyla eskilere gittik "Are you kiddin..I am Queens Boulevard." Entourage cilar ne dedigimi anlar, gerisi icin 'in the tabele' den oteye gitmez zorlamayin.
30 saat suren uykusuzluk ve ucak yolculugundan sonra bir de Kanada konsolosluguna gittim esyalari otele attiktan sonra. Giderken de hep aklima Robin(HIMYM) geldi nedense :) Hayir NY daki en unlu Kanadali oldugundan degil ama en tatli oldugundan herhalde. Yurtdisinda international olmak bazen hakikaten sinir bozuyor. Ya mutlaka bir izinin suresi bitiyor, ya vizen doluyor, ya update etmen lazim, surekli terorist olmadigini veya tursu kurmayacagini ispatlaman gerekiyor. Tabi ki bunlar resmi isler ve ozellikle vizeydi, oturumdu bu durumlarda ortaya cikiyor gunluk hayata etkisi yok ama olsun. Adamlarda 87 cesit vize var yahu, tamam ben bu sayida suyun cikardim isin ama onlarda benden asagi kalmiyorlar suyunu cikarmakta. Canim memleketim oyle mi ama, ne diyor havaalaninda bile 'Turk Vatandaslari' bir yanda 'Avrupa Birligi ve diger ulke vatandaslari' diger yanda..budur iste bu kadar basit iki tane iste :D Hayir sonra sana bana kalifiye insana bazen sorun cikartip gidip ingilizce bilmeyen herhangi bir vasfi olmayan adama green card! Nedir, diversity esit agirlikli olsun sadece fen-matematik almayalim. Yoksa yabancilar ya asian ya hispanic olacak, yerse!
Sonrasinda az dizlerimiz gevsesin hele delikanli seklinde oturdugum bryant parkta ilk 6 saat icin yaptigim degerlendirme su.. Ben New York'u sevdim! Tekrar dikkat cekiyorum 6 saatlik bir degerlendirme bu, bu dilimde gorulen ve hissedilenler uzerine kurulu ama yine de belirtmeye engel degil. La de yasamis olmama ragmen san diego ve san franciscoyu sevmemin bir nedeni vardi. Burasi daha farkli, Istanbul'a benzetmem de surdan geliyor hakikaten bir yerde okumustum daha once ama yine Istanbul icin ne kadar dogruysa burasi da insanlarin 'love to hate' ve 'hate to love' sehirlerinden ama yine de birakamadiklarindan. 6 Saatte bunlari nasil anladin ulen bizim mesaimiz ondan uzun demeyin, his bu iste yada neydi eskilerden hissi kablel vuku ;) 10 gun sonra yine oturup konusalim burda (veya baska bir yer de olabilir aslinda;) bakalim neler ne yonde degisecek.

Not: Bunu hakikaten 6 saat sonra yazdim indikten ama ancak simdi yolluyorum bak nerdeyse 2 gun olacak, bu arada neler oldu neler uuuu! Zaten pazar Lost bitecek ben baslicam! ;) Bir de Lost demisken, buradaki taksilerin fis kesme sesi direk smoke monster yok boyle birsey her duydugumda guluyorum :)

1 comment:

hande sonmez said...

istanbul'a dönmüş olman yazım yeteneğini köreltmiş olduğun anlamına gelmez değil mi santi'cim hattt hatt ilk yazın film ekimi filmi üzerine olsun, diğer tembekl bloggerlara(!) ders olsun :)